Türkiye'yi bir köprü haline getirmek istiyoruz Başbakan Ahmet Davutoğlu 23 Ocak 2015 19:35 DAVOS
Başbakan
Ahmet Davutoğlu, Türkiye'yi köprü bir ülke haline getirmek
istediklerini belirterek, ''En az gelişmiş ve en çok gelişmiş ülkeler
arasında biz bağ kurmak köprü olmak istiyoruz. Bizim
adalet anlayışımız, adalet olmazsa barış da olmaz'' dedi.
Davutoğlu, Davos
Dünya Ekonomik Forumu Kongre Merkezi'nde, B20 Türkiye'nin onuruna
vereceği resepsiyonda yaptığı konuşmada, böyle bir toplantının
biraraya gelmek için büyük bir fırsat olduğunu belirtti.
Londra’dan Davos’a ulaştığında katıldığı ilk toplantıda Türkiye'nin G-20
dönem başkanlığı öncelikleri hakkında görüşlerini paylaştığını dile
getiren Davutoğlu, söz konusu toplantıda 3 prensipten bahsettiğini,
bunların kapsayıcı olma, uygulama ve yatırımlar olduğunu kaydetti.
TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nu ve diğer G-20 çalışma grubunu
gerçekten tebrik etmek istediğini söyleyen Davutoğlu, ''Biz, G-20’nin
ana çalışma amacı konusunda bir masa etrafında çok iyi bir danışma
ortamı sağladık. G-20 zirvesinde, zirvenin liderleri ve küresel sistemde
siyasi unsurlar arasında koordinasyon vardı. G-20 iş toplumunun
zirvesidir. Bu bağlantı siyasi düzenin ana yapısını oluşturuyor'' diye
konuştu.
Davutoğlu, ekonomi ve siyaset bilimi alanında iki
lisansının bulunduğunu söyleyerek, ''Neden bu iki alanda lisans yaptım?
Çünkü ekonomi öğrencisiyken, bir siyasi özü olmayan hiçbir ekonomik
programının başarılı olamayacağını fark ettim. Daha sonra siyaset bilimi
alanında lisans yaparken, ekonomik özü olmayan hiçbir siyasette barışın
olamayacağını gördüm. Tarih okurken, barışçıl bir piyasa inşa edildiği
yerde, siyasi alanda da barış olduğunu gördüm. İpek Yolu üzerinde uzun
yıllar hüküm süren imparatorluklara, devletlere bakınız. İpek yolu
üzerinde barışçıl bir atmosfer sağlayanlar hayatta kalmışlardır. Bunu
başaramayanlar ise başarısız olmuşlardır. Eski zamanlarda İpek yolu ile
siyasi düzenin sağlanması birlikteydi'' şeklinde konuştu.
Modern
dünyaya bakıldığında benzer şekilde, ekonomide devletlar arası bağlılık
olduğu zaman, barışın da tesis edildiğini anlatan Davutoğlu,
''Genellikle 1960'larda konuşulan terör dengesi konusu, iki süper gücün
nükleer kapasitesi olduğu zaman birbirilerine sataşmayacakları
yönündeydi. Bu denge 'barış getirebilir' anlayışı vardı. Benim için, bu
negatif barış anlamına geliyor. Pozitif barış ise
ekonomilerin dengelendirilmesi ve bütünleştirilmesidir. Eğer komşuların
ortak bir bahçesi, ortak bir alanı varsa, birbirlerine saygı göstermek
zorundadırlar. Fakat eğer demir bir duvar ile birbirlerinden
ayrılmışlarsa, bu bir sorun demektir'' ifadelerini kullandı.
Davutoğlu,Osmanlı zamanında Balkanlar'da Bosna ve Üsküp'te komşular
arasında kapı bulunduğunu, bu kapının amacının komşuların birbirlerine
yardım etmelerini sağlamak olduğunu söyleyerek, bu kapı ve komşuluk
ilişkileri gibi, serbest ticarette de bu anlayışa ihtiyacın olduğunu
anlattı.
Özgüveni olan ülkelerin sınırlarını açtığını dile
getiren Davutoğlu, ''Özgüveni olmayan ülkeler ise sınırlarını serbest
ticarete kapıyor. Biz sınırlarımızı serbest ticaret için Avrupa
Birliği'ne (AB) 1995'te açtık. Çünkü kendimize özgüvenimiz var. Aradan
20 yıl geçti. Biz hala AB'nin kapılarını vatandaşlarımıza açmasını
bekliyoruz'' dedi.
Türkiye'nin G20 başkanlığı sürecinde İpek yolunu örnek aldıklarını
belirten Davutoğlu, ''Burada bir G varsa aslında bu küresel 20 anlamına
geliyor. Çünkü küresel bir çağdayız. Her ülke birbirine bağlı. Bu modern
çağda tüm ülkelerin birbiriyle ilişkileri var aslında. İpek Yolu'ndaki
karavan ilişkileri gibi. Yeni karavanlar ise internet, mail, e-ticaret,
iletişim araçlar...Fiziksel karavanlar yok artık. İnsanlar teknoloji
sayesinde yaklaşıyor'' dedi.
Bu nokta çözümün ne olduğunu soran
Davutoğlu, ilk çözümün ortak bir kader olduğunu, ortak kaderin
hükumetlerin ve G-20 ülkelerinin ortak kaderi olduğunu kaydetti.
G-20 ülke liderlerinin ortak kadere inanması gerektiğini söyleyen Davutoğlu, şunları söyledi:
''Biz Türkiye'yi bir köprü haline getirmek istiyoruz. En az gelişmiş ve
en çok gelişmiş ülkeler arasında biz bağ kurmak, köprü olmak istiyoruz.
Bizim adalet anlayışımız, adalet olmazsa barış da olmaz. Ekonomik
adalet olmazsa siyasi sistem de olmaz. Sahra altı ülkelerindeki 20
milyon kişinin elektriğe erişimi yoksa, biz dünyanın diğer kısımlarında
kendimizi güvende hissedemeyiz. Başkanlığımız sürecinde biz kuzey
ve güney arasında, zengin ve yoksul arasında dünya ekonomisinin merkezi
güçleri arasında, marjinal sektörler arasında köprü olacağız. Bunları
biraraya getirerek sinerji yaratacağız. Ancak biz bunu sadece politik ve
siyasi karalar alarak yapamayız. Siyasi liderler kararlar
alabilirsiniz, ancak uygulama aşaması çok önemli. Siyasi kararlılık
olamazsa tüm bunlar sadece kağıtta kalır.''
Bu noktada iş
dünyasına güvendiklerini, iş dünyasının getireceği yenilikçi fikirlere
açık olduklarını söyleyen Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Bu yüzden başkanlığımız sürecinde G-20 ve B-20 arasında
etkileşimin olacağını söyleyebiliriz. Politika ve ekonomi arasında daha
fazla etkileşim olacak. Çünkü atlattığımız kriz ekonomik ve siyasi
krizdi. Mesela, 2008'de yaşandı. Bunu yönetemediğiniz zaman çok detaylı
bir krizle karşılaşıyoruz. Ekonomik krizi yönetemeyen ülkeler sosyal
krize giriyor, işsizlik ortaya çıkıyor, işsizlik sonrası birçok sorun
ortaya çıkıyor. Biz Türkiye'de şanslı bir şekilde fark ettik 2008'den bu
yana neler yaptık. Finans sektörümüzü güçlendirdik, zaten çok güçlüydü.
Aslında bizim hükumetimiz döneminde yani aslında önce güçlü bir
finans sisteminiz olduğunda entegre olan ekonomi politikalarıyla farklı
sektörle birlikte güçlü bir ekonomimiz olur. Bu aslında siyasi istikrarı
getirir. İstikrar konusunda en büyük karşılaştığımız sorun istihdam
konusu. Bu noktada kararlı politikalarımızla 2008-2009 krizinden sonra
birçok istihdam yarattık. Geçtiğimiz yıl 1.3 milyon yeni iş gücü
alanı açıldı. Yani aslında dünyanın da bunu yapması lazım. Ölçeğin
genişlemesi lazım. Tüm dünyada bir ülke varmış gibi davranılması lazım''
şeklinde konuştu.
G-20'nin küresel bir güç olduğunu, bu noktada kısa vadeli çıkarların
düşünülmemesi gerektiğini anlatan Davutoğlu, tüm insanlığı
ilgilendiren konuların düşünülmesi gerektiğini söyledi.
Başbakan
Ahmet Davutoğlu, ''Çünkü kısa vadeli ülkesel çıkarlar sürdürülebilir
politikalar yaratamaz. Ben bu çağrıyı liderlerle Dresden'de buluştuğumda
yaptım. Adil bir ekonomik bir sistemin nihai barış için gerekli
olduğunu ilettim. Akedemisyenler kitaplar yazabilirler, siyasiler
kararlar alabilirler, ancak bir piyasa yapısı işi bu teorileri bu
kararları uygulamazsa hepsi boşa gider. Çok güzel etik politikalarınız
olabilir ancak piyasanızda etik açıdan uygulanmazsa hiç bir anlamı
yaramaz. Çok harika siyasi kararla alabilirsiniz, fakat piyasa test
edilmezse yine başarılı olmayacaktır. İşte bu yüzden de G-20 liderleri
olarak bizim görevimiz sadece tüm dünya ekonomileri için detaylı bir
strateji yaratmak değil, aynı zamanda bunları piyasa yapıları içerisinde
uygulanmasını sağlamaktır. İşte bu yüzden B-20'nin çabalarına ihtiyaç
duyuyoruz'' ifadelerini kullandı.
Dünyadaki tüm iş dünyasının liderlerinin işbirliğine ihtiyaç olduğunu
dile getiren Davutoğlu, bu toplantı içerisinde Asyalılar, Avrupalılar,
Amerikalılar ve Afrikalılar'dan oluşan birçok küresel yapı gördüğünü
ifade eden Davutoğlu, konuşmasında şunlara yer verdi:
''Herkes
burada. Biz aslında uluslararası iş dünyasının en seçkin grubuyuz, Bu
gruba dahil olmak geleceğin ekonomik zorluklarının sorumluluğu bizim
omuzlarımıza yüklüyor. Aynı zamanda politik yapıların getirdiği
zorluklar da bizim görevimiz, aynı zamanda dünyadaki adaleti sağlamak da
görevimiz. Aslında söylediklerimi bir kaç kere tekrarladım. BM'de
olsun, diğer kurumlarda olsun. Mantalitede bir değişikliğe ihtiyacımız
var. Sadece organizasyon yapısında değil, mantalitede değişiklik lazım.
Çünkü mantalite değişikliği yapmazsak uluslararası sistemde
başarıya ulaşamayız. Biz Türkiye olarak bu yıl mantalitemizde, karar
alma yapılarımızda, uygulama stratejilerimizde, aynı zamanda
paradigmamızda değişiklik yapacağız. Empati kurmak çok önemli. Etik
açıdan küresel hayata baktığımızda empati sayesinde en iyi etik
değerleri uygulayabiliriz. Bu bizim görevimiz. Bunu yapabilmek için de
iş toplulukları, devlet liderleri biraraya geldiği
insanlığın geleceğinin aydınlık olduğu için bir yapıyı düşünüyoruz. Biz
Türkiye'nin G-20 başkanlığında hiç kimseye ayrımcılık yapmadan, dinine,
diline, etnik kökenine bakmadan hizmet sağlayacağız.''
Davutoğlu, Zürih'e hareket etti
Başbakan Ahmet Davutoğlu,Davos programını tamamlayarak Zürih'e hareket etti.
Başbakan Davutoğlu, Zürih'te İsviçre'de yaşayan Türk vatandaşlarıyla bir araya gelecek.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder